14 Kasım 2014 Cuma

18 comments

Kendine gel

Selam gecesmi gündüzüyle değiştirmeyi teklif edipte red yediğim okuyucu
Bekarlığı özlüyorum

Küvetin içini suyla doldurup,mumlarımı yakıp,müziğimi açıp,tütsümü tüttürüp düşündüğüm zamanları özlüyorum. Aynanın karşısına geçip,kendime günaydın demeyi ve istisnasız her gün yüzümü yıkadıktan sonra göz kırptığım o sorumsuz günleri.Hayallerin bedava olduğu günleri özlüyorum.İçki şişelerinde kaybolup ,dans pistinde öylece zıpladığım günleri....

Dakikalarca ayna karşısında makyaj yapmak...
Hayattaki tek sıkıntımın fönümün altından dönen saçımın olması...
Ayakkabıma bulaşan çamura küfrü basmak...

Hayat zamansız okuyucu.Belki de bu satırları tamamlayıp yayınlaya tıklamadan kalbim duruverir,kimbilir.Nerede lan o carpe diem felsefem.Geri verin onu!O bana lazımdı amaaa!!!

İdil 8 aylık oldu.Ne de çabuk geçiyor zaman.Hiç bir şey yapmazsan boku yiyeceksin diyemeden ölüvereceksin be okuyucu,ne yazı değil mi?
Aslında üzülmemeliyim.Bir memurun ölüden farkı yok gözümde misal.Ya da nasıl yaşadığını düşünmeden geçen bir ömrün bir yosundan farkı...
Önümüze hep bir amaç iteklediler değil mi?Senin öyle mi bilmem ama benim malesef öyle. Hadi kızım lise,hadi kızım yürrrrrrüüü üniversite,eyvah evde mi kalacaksın hayda bre kocaya,amanın millete kısır mı dedirteceksin!?Yap çocukta aradan çıksın ,büyür gider((Gerçi İdili ben istedim ama söylemler işte))İşte okuyucu buradayım.

Tam da bu noktada. Birileri sözde bana yol gösterdi ve benim geldiğim nokta.Kaç kişi benden farklı ki bu dünyada?

Mesela kaç kişi sizi ilk kucaklayan doktor amcayla tanıştı?Ya da kaçınız işinize yaramasa da seviyorsunuz diye portekizce öğrendi ...

Boş ver okuyucu...Benim lafım kendime.Bunca zaman kendimi aramayı zahmet edemeyen kendime.Yani kendi kendime...

Sana lafım ne biliyor musun?

Anneler yalan söyler.Toplum kaygıları berbat bir şeydir.
Önce kendin varsın okuyucu....
Gel sana sen olduğun için sarılayım samimice.
Ama en dürüst halini ver bana,en yalın en duru halin olsun bu.
Egonu patlat nefsini körelt.