5 Eylül 2014 Cuma

26 comments

Çamaşır suyuyla dağılan kaş göz yalanı

Selam gözbebeğini fütursuzca benimle buluşturan okuyucum
Özlemediysen de eyvallah.

Ev sahibinin annesi ölmüştü 10 gün önce.Taziyeye gitmeleri hiç sevmem,acı dolu evler gelir bana.Ama gitmezsem de olmaz hani.Yüzyüze bakıyoruz,onlar nereden bilsinler benim sokulmuş mantığımı.
Dün akşam İdili anneme bırakıp,elimde bir tabak ev kekiyle gittim ev sahibinin kapısına.

Gülümseyerek kapıyı açan kadın
-Hasta değil annemiz Plaza,öldü ''dedi
-Biliyorum,onun için gelmiştim ben de yahu
-Hı keki görünce bende yanlış anlaşılma var sandım.
-Kek getirilmiyor mu ölü evine?

Kısa bir gülümseme ardından kadının dişlerinin arasından dökülenler
-Ne o öyle ölümünü kutlar gibi .Pastalar,börekler.

Beynimden aşağı dökülen kaynar suların sahibiydi bu iki kelime. Ben İdilin doğumunu bile kutlayan biri değilim ki ,ölümü neden kutlayayım.Kira zamanından kira zamanına gördüğüm ev sahibinin anası bu.Kadını görmüşlüğüm bile yok hani. 94 yaşında olduğundan ve şu an oturduğumuz evi mühendissiz ,mütahitsiz kocasıyla yaptığından başka enformasyona sahip değilim hakkında.

((Evet okuyucu,oturduğum ev 50 yıllık bir bina ve ölen kadın yapmış.Bunu nasıl öğrendim biliyor musun?ev sahibinin kızından. Yatak odamın perdelerinin biri uzun biri kısa duruyor takınca.Önce terzinin günahını alıp perdeyi söktüm,ölçtüm.Sonra ev ahibinin kızına laf arasında söylemiştim şu şekilde:
-50 yıl öncenin mühendisleri,mütahitleri amma dangalakmış yahu.Benim arka odanın tavanı yamuk.
-Ne mühendisi,ne mütahiti abla.Bu evi babanemle dedem yapmış.
-Hadi yaa,onlarmıymış mühendis ,müthait filan.
-Yoooo !!!Yapmışlar işte.Buna da şükür.
Anlayacağın okuyucu bu ev tesadüfen ayakta duruyor,biz de tasdüfi yaşayanlarız neyse konu dağılmasın))

ev sahibinin evinin kalabalıklığından yüzünü yarım yamalak tanıdığım alt komşumun karşısına oturuyorum.diyeceksin ki Plaza neden yarım yamalak tanıdın,beyinsiz bir kaşar mısın.
Estafurullah.
Kadının kaşıyla gözü,ağzıyla alnı yer değiştirmiş olduğundan evrim geçirmiş pozisyonda oturuyordu karşımda.
Ölü evinde televizyon açık ve gayet goy goy muhabbet dönerken(hiçte öyle beklemiyordum oysa) alt komşuma biraz üzülerek ve o lanet çenemi tutamayarak sordum.

-Bu hal ne yahu,öff canın çok yanıyor mu ((Her gün kocasının dövdüğünü söylememe gerek yoktur herhalde.Durmadan söylüyorum zaten kocasının avizeyi beğenmeyip karısını tavanına monte etme çabalarını))
-Yoook canım yanmıyor Plaza'm.Çamaşır suyu çarptı.!
-efendim?!
-Çamaşır suyu çarptı ,o yüzden böyleyim işte.
((Aklım diyor ki acaba kocasına çamaşır suyu lakabını mı taktı dilimin efendim dediğine ne bakarsın))
-efendim.
-Plaza kulaklarını yıkattır gülüm sen.Sizin evde kimse konuşmaya konuşmaya kulakların pas tutmuş anlaşılan.Çamaşır suyu çarptı diyom.Hatta geçen gün porçözle çamaşır suyunu karıştıran bir kadın öldüydü ya
-Ayy yazık,ölmüş mü.O kadar da diyorlar bir arada kullanmayın diye.Eee sonuçta çamaşır suyuyla senin bu halinin alakası ne.Hala onu bağlayamadım ben.
-Sadece çamaşır suyunu kullanınca böyle oldum.

Cenaze evindeki kahkaha benimdi okuyucu.

Sen sen ol çamaşır suyundan uzak dur.
Öpüklerim.