27 Kasım 2014 Perşembe

17 comments

Aşk

Kimi zaman yolda yürürken önünden giden şahısın parfümünü çaktırmadan içine çekmenle başlayıverir içindeki kıpırtı,kimi zaman gelmeyen otobüsüne küfürler yağdırdığın o durakta parmak uçlarına kadar titrerken ısıtır içini .

Göz ucuyla şöyle kısaca bakarsın.Sonra göz uçlarını ardı ardına gönderir farkında olmadan gözlerini kenetler ve bunu hatırladığın anlarda kendine kızarak ellerinle oynamaya başlar devam edersin.Şanslıysan bir kaç kelime konuşacak kadar bir aralık bulursun.

Ağzında mı atıyor kalbin? Yoksa ciğerlerinden oksijen filan mı taşıyor.Ne oluyor sana be !Vücudundaki durmadan gülümseme isteğini yanaklarını kasarak,kendini kasarak gemlersin. Arada bir kesikce baktığın simadan utanır,kulaklarını kızartırsın.

Yanında biri varsa daha da gürleşir sesin,daha da daha da...Sesini onun kulaklarına sokma çaban daha bir enginleşir ve daha bir gerzekleşir. Dışarıdan ne kadar aptalca göründüğünü diğer insanların bakışlarından anladığında artık kafan temelli yerdedir.

Çünkü toplumun içinde aşk duygusu rezilliktir ve rezil olmama güdüsü aşkın her zaman bir adım önündedir.

Not:Hiç böyle yazdığımı biliyor musun okuyucu,öpüklendin.
Not 2:Bu yazım stilime alışma,sikerim!