30 Haziran 2014 Pazartesi

14 comments

Vheyy herkes oturaklı oldu da ne oldu

Oturaklı ol ne demek? Biri bana açıklasın! Tam olarak ne isteniyor,ne bekleniyor ve daha da önemlisi kocam dışında herkes bana oturaklı olmamı neden tavsiye ediyor?

Ergen yaşlarındaydım.Babam ellerini beline dayadı 
-Oturaklı ol,sen kız çocuğusun dedi.(Çocuk kelimesi ve oturaklılık kelimesini aynı cümlede kullanan babamın ellerinden öpükler ,acil şifalar dilerim)

Yaş azıcık ilerledi annem aldı tarağı eline.Hunharca beynimi tararken her hücresine 
-Oturaklı ol 
diye fısıldadı.
*Bu kadar kitap okunur mu,mal mısın?Azıcık oturaklı ol,git yer sil,çamaşır as.
*Yoldaki seksekten zıplayan benim kızım olamaz,arkamdan yürü.Beni tanımıyormuş gibi yap.Oturaklı olamadın geri zekalı yavrum benim.
*Seni gören kız sancak,şu odanın haline bak.İt bağlasan durmaz .Sorumluluk al azıcık oturaklı ol.
*Az konuş biraz,gelen komşu kadınlar utandı ,seni dinlediler.oturaklı ol
*Luna parkta neymiş,çocuk muusn.Otur oturduğun yerde.
-Ay o gondolda bir bağırışı vardı Mehmet(babam) .Allah seni inandırsın götü çıktı götü. Bu kıza demiyor muyum ben oturaklı ol diye (bir de dese ne olur )
*Ne güldürüyorsun sülaleyi kendine,espri yapma demedim mi sana?Oturaklı ol demiyor muyum 40 defa 
*Utanmıyor musun komşu çocuklarıyla saklambaç oynamaya mahalle ortasında.Koşarken memelerin ağzına değiyor,izansız mısın kızım, sen oturaklı ol,evlenecek yaştasın.
*Koca kız oldun gittin Batuhanın bisikletini alıp mahalle mahalle gezdin değil mi.O koca götünle pedal çevirmektende utanmadın. Kızım ailemizi utandırma,birazcık oturaklı ol oturaklııı
Ay kim beğenip tenezzül edip alacak bu kızı bilmem.Bir salak bulup everseydik! 

Evlendim!

*Ben o kadar düğüne gittim senin gibi gelin görmedim.Utanmadın değil mi o masaya çıkıp koca gelinlikle oryantal yapmaya (utanmadım asdf)
*Senin kocanda manyak,tuttu çevirdi seni salonun ortasında.Götünü salondakiler ondan önce gördü.
Biiip yanlış! 

*Gelinlikle eğilip eğilip davulcunun üstünden atılan paraları bir toplaması vardı Neriman(almayadaki halam olur N) Sandım ki açıcak gelin kesesinin içine atacak.Ay davulcuya terbiyesizlik olmasın diye topladıklarını eline vermeye çalışıyor.Millet para saçıyor bizimki koca gelinlikle topluyor.Bir edepli kendisi ya,para atanlar terbiyesizmiş.
(He gülo he bir siz her boku biliyorsunuz he!)

Ben bu yazıyı neden yazdım a dost?

Diyarbakırda askerlik yapan kardeşimle telefon görüşmemiz
-Abla bana o fışkıran zekanla bir yol göster,askerden döndüğümde dünya turuna çıkacak parayı kazanmış olayım çok sıkıldım.
-Nasıl bir iş olsun ablam
-Böyle erkeklere yönelik olsun,basit olsun ve maliyetiz az olsun
-Buldummm .Sana buradan şöyle iyi bir şişme kadın alırım onu pazarlarsın askerlere olur mu.Hem sende abazalıktan kırılıyorsundur.Poşeti sen aç bebeimm.Bak bu kıyağımı da unutma,döndüğünde köşe olcan köşe
-Abla
-Efendim
Kahkahalar
-Ah be ablacım biraz oturaklı olsan!

Yetherrr kardeşim bile diyo ,o benden küçük diyemez yether!





29 Haziran 2014 Pazar

10 comments

Erkek elden gider mi?

Annemin siyah,beyaz ve ten rengi 3 adet südyeni ve 4-5 tanede pazardan alma külodu var.
Parfümü sadece özel misafirliklerinde kullanır.
Oje ya da makyaj yalnızca düğünler için vardır onun için.
Sunumu güzel yemekleri güne gelen kadınlar yemişlerdir, bize nasip olmadı.
Dünyanın hiç bir ülkesini görmedi babamla elele. Sebebi bizim için para biriktirmek,okutmak filandı.
Ayak tırnağı tam 7 senedir mantarlı çünkü önemli görmüyordu,kim görece ki?
Kıllarını ayda bir kere alır yada almaz.
Kremi yalnızca yüzüne sürer.
Babamla karşılılık şarap içmez,su içer,ne gerek vardır ki
Ucu kaçmış tül çorabını bir ay daha kullanır.İsrafa karşılıktır bunun adı ve ben buna karşı geldiğimde gözlerini büyütüp ''kim görecek ki''savunmasına girişir.

İlk renkli çamaşırımı aldığımda yaşım 17 idi.Pazardan alıp gelmiştim ve annem orospu olup olmayacağımı anlamaya çalışır gözlerle bakıp ,telefonumdaki kızlarda dahil tüm numaraları çevirip erkek sesi aramıştı. Renkli çamaşır için bir sebep aramıştı.

Yemek yapmayı da sunmayı da manyak şekilde sevdim hep. İçimde bir geyşa vardı ama annemin mutfağı okiato(geyşaların okulu;) değildi. Makarna bile yapsam 50 defa mutfağa gelip söylenmesi hem kendime güvenimi aldı hem de yapma isteğimi kaçırdı. Benim kullandığım  kadar malzemeyi kullanarak 3 çeşit yemek yapıyormuş da,makarna neymişte bla bla.Babamda yapılan yemeğe eline sağlık bile demeyen bir adam olduğundan baba evimde yumurta bile kırmadım. Annemin yaptığı bulamaçları babamın nasıl yediğini gördükçe anneme hak verdim. Gerek yoktu özenmeye,bu adamın karnı doysun yeter.

Kıllarıma iki buçuk milyar verip lazer yaptırdım. Babam Darvin teorisinin ortalarında kalan bir tür.Yani yarı maymun yarı insan ve ben ne yazık ki onun kopyası. Ha bir de kılların sıklığı yetmiyormuş gibi jiletle kazıya kazıya kıl köklerimi 90 yıllık çınarın köküne çevirmeyi becerdim.

Halt ettim arkadaş.Kök benim değil mi? Kalınlaştırdığım gibi kökünü de kuruttum işte daha ne?Neyse işte

İnsanlardan ve en fazlada annemden duydum erkekleri elde tutma yollarını.Erkeklere hep kaçacak gözüyle bakma nedenim de buydu sanırım. Önüme gelen yol yöntem gösteriyor ama bunları konuşanlar hep aynı tip.Yani annem versiyonları...Yani türk kadının genel profili.

Ben hiç bir erkeği elde etmekte de zorlanmadım,kimseyi elden kaçırmaktan da korkmadım.Korkmaya gerek yok ki aklını kullanman yeterli.

-Seksi iç çamaşırı giymelisin,çünkü tüm kadınlarda aynı organ var.Farkını çamaşırla yaratacaksın bir yerde...
-Güzel korkmalısın ki dışarıda it gibi kokan hanzo dayılardan farkın olsun.Adam senin yanında huzurlu hissetsin kendini. Ekşimiğe sarılıyor gibi değil.((Sakın ben parfüm sürmesem de komam deme!Diyenlerin hepsi turşu oldu))
-Kıllarını alacaksın yahu,kadınsın sen k-a-d-ı-n! Adam elini bacağına attığında ,dayısının bacağındaymışcasına hissetmemeli.Hissederse bu senin ayıbın.
-O beni her halimle seviyor fiyaskosunu geç güzelim.O senin en iyi hallerin için senle,unutma.
-Sararmış sudyenle sevişmeye devam eden kadınlar,kadınlarımız.Cicikleriniz süpermiş gibi bir de sudyenleriniz kalitesiz ya,paçalardan sarkıklık akıyor...

Aslında bu yazının bir de testesteron kokulu olanı var ama onu ramazan ramazan yazmayayım.Az mide bulandırmadım .Sevgiler ,saygılar,öpüklemeler...

28 Haziran 2014 Cumartesi

10 comments

Dövmeden öğretmek farzdır !

Yaşın 12 ya da 13.Gene böyle bir razaman ayı ama kışa denk gelmiş ve benim çocukluğuma.Orta okuldaki din öğretmeni sıradan herkese duaları söylettiriyor.Ben gene kitap okumaktan dua mua öğrenmedim.Zaten annem türkçesini bilmeden arapça zırvalıklarla beynini doldurma demişti bana. Babamsa islamiyetin şartlarını ezberlerken karşısında gülümseyerek ''önce insan olmayı öğrenmelisin''demişti.

Babam bana çok gülümsemedi.Hayatta sayılı gülümsemelerinden biri buydu ve söylediği kelimelerde bunlardı.
Önce insan olmayı öğrenmek...
Hayvan mıyım lan ben ? dedirtiyor çocuksan ve beynin fındık kadarsa...

Sınıftaki tüm kerkenezler şakır şakır duaları öterken  sıra bana geldi.Dizlerim titreye titreye,ellerim terleye terleye ''ezberlemedim öğretmenim''
-Neden demedi,nasıl demedi,zaman vermedi...Gelip saçımdan tuttu ve sıraya gümmmp diye geçirdi kafamı adımı kazıdığım tahta sıraya.
Alnımın çatını tutup gözlerim dolarak kafamı kaldırdığımda sorgular gözlerle baktım herifin gözlerine.Çünkü tek bakabildiğim yer gözleriydi 40 kişilik sınıfta.Kırılan gururum yüzünden etrafa bakabilecek insanlığım almamıştı.Babam insan olmayı öğren demişti ve sanırım ben bunu becerememiştim.

Sınıfa dönen öğretmen beni örnek göstererek bunun gibi imansız,çapsız karşıma gelmeyin diye bağırdığında zil çaldı.

Çantamı alıp okuldan çıkmaya çalıştım ama lanet demir kapının önüne dikilen öğrenci çıkarmadı beni.Onurum kırıldığından sınıfa geride dönemedim.2 ders arka bahçede sessiz sessiz ağladım.Yanıma kimse gelmedi.Hiç bir arkadaşım,hiç bir öğretmenim ve bunu öğretmenin söylediği şeye yorumladım. Sanırım o Arapça şeysini öğrenseydim böyle bir ruha sahip olmazdım.
Eve gittiğimde annem alnımı görüp sarılıp ağladı.Düştüm sandı ve ben öğretmenin dövdüğünü söyleyemedim.Söylesem ne değişirdi inan bilmiyorum. Çünkü benim dönemimdeki öğretmenlerin dayak atması gayet normaldi. Okulumda dayat atmayan öğretmen olmadığı gibi dayak yemeyen öğrenci de yoktu.Kiminin saçı toplanmamış diye,kiminin tırnağı uzun...Benim en büyük öğretmenimin babam olduğunu söylerdi annem o bile beni döverdi :)

İnsan olmayı öğreten herkes döverdi anlayacağın...Bense insan nasıl olunursa bir an önce olmayı mümkün olduğunca hızlı tamamlamak istiyordum.
Yıllar geçti...Ben bir deistim...(sadece Allaha inanan ve tüm dinlere saygı duyan inanç türü.Hiç bir yaptırımı yoktur.Her peygamberi ve dini kabullenir.Aşırı hümanisttir :)

Ben hala Ramazanları seviyorum ya...
O öğretmeni yıllar sonra gördüm bu arada. İnanmayacasın ama gene bir ramazandı.Yüzüme derin derin batı ,sanırım tanımaya çalışıyordu.Belediye otobüsündeydik. Hızlı hızlı yanına gidip 
-Hey sen ,devlet memuru dedim.
Sinirli sinirli yüzüme bakar gibi olup sonra yüzünü yere eğdi.Sanırım yaptığı şeyi de beni de hatırladı.
Utandı mı...Sanmam ama utanmalıydı :)

Öyle işte cicoş.bu da böyle bir yazı.Öpüklendin insanca (: 


27 Haziran 2014 Cuma

16 comments

Dengesiz komşum ve fantazileri

Sikicem şu Bayrampaşanın kağıt kadar ince yapılmış duvarlı apartmanlarını.Zaten sıcakta sabahtan beri sinekler tarafından taciz ediliyorum o da yetmiyor karşı komşumun fantazilerinin sesi geliyor. Bebeğimi yatırmak için gittiğim yatak odasının balkon kapısını araladım çünkü bebeğim pişmişti.yüzüme esen rüzgar pek bir hoşuma gittiğinden kapının önüne oturup iki dakika soluklanmak istedim.

Yan taraftaki kara sineğe benzer adamın sesini duyana kadar havam süperdi aslında.
Komşu adam:Sen balkon demirlerinden tut,dön arkanı
Komşu karısı:Plaza kaşarının yatak odasıda bu oda hayatımm
Komşu adam:Bırak ya,o zaten yürüyen cenaze gibi.Duysa da anlamaz!
Bunu duyan ben dayanamayıp çat diye balkon kapısını kapadım.Adam eşek sikicilikten insan tipini unutmuş.Bana yürüyen cenaze diyene de bak ya.

Çocuğuda uyandırdım o hışımla.
PS: Keşke kapıyı çarpmasaydım da o çürük demirlerde sevişmeye kalıp ikisi de aşağı uçsaydı...
Ps 2: Daha dün karıyı holün camından geçirip,duvardaki çiviyi karının kafasıyla çakıyordu.Yaptığı resmi siken ressamdan farksızın Musti beyi.
Ay karısı bir de böcük diyo buna.Hamam böcüü.
11 comments

Kitapsız Plaza Kaşarı

Selam bıngıldağını yediğim;
Hani benim bir kitap olayım vardı (alis ve ktog bilir)bilmeyenler içinde küçük açıklamam şu ki ben iletişim fakültesini bitirmiş hemi de gazetecilik bölümünden diplomayı sokmalığına almış bir embesilim. Bu fakültelerden mezun olanlar embesil mi oluyor genel olarak.Hayır tabi ki bak mesela Ahmet Kural benim dönem arkadaşım asdfg.Anlayacağın o da bir Selçuk İletişim mezunu :/

Neyse

Gazeteciliği bitirdikten bölümün karizmasını cebime koydum,düştüm iş arama yollarına. Ulusal kanalların güvenliklerinden geçemezken yerel kanalların genel müdürlerinin özel odalarına davet ediliyorsun kadın başına asdfg.

İçime kaçan polyanna dedi ki,sen bir şekilde başaracaksın Plaza Kaşarı.yılma kıııızz (;
Yazarlıktan başlamalı diye bir rota belirleyip,bir roman yazdım.Hatırı sayılır 2 yayın evinin editörleriyle başladım görüşmeler yapmaya.

O... yayın evinde çalışan Editör arkadaşım A... romanın çok tatlı olduğunu,ilgilendiklerini ve sonunun değiştirilmesi gerektiğini yazınca Olleyy dedim,uçtum,geri kondum ve sonunu değiştirdim.Geri dönüş olarak yayın evi yayın dönemine almadı Plaza kaşarı dedi.Öyle ince şekilde illetti ki bunu kadının ağzını öpesim gelerek ''olsun canım,senin canın saolsun''dedim .asdfgh

İ... yayın evinin editörü A.. ise telefon numarasını vererek editörüm olmak istediğini söyledi.Hemen taslağı yolladım tabi bende.İlk sayfalardan gideri var görünüyor edasını takınarak başladı muhabbete.Sevindirik oldum tabi,kim olmaz?

4 ay kadar muhabbet ettik A... ile.Akşam saat 11 gibi telefonda kocamın yanında arayınca gözlerim pörtledi tabi,oha lan diye.Çünkü evli olmamla ilgili hiç bir muhabbet geçmemişti.Tek konuşulan kitaplar,yayın süreci,kitabım filan. Hayırdır A... neden aradın dediğimde ''öylesine''dedi.Yüzüm bir al oldu bir mor.Anladım ki benimla muhabbeti kitap için değil.

Ben evliyim A... hatta çocukluyum öylesine bu saatlerde hiçte konuşacak biri değilim dedim. Sonra kitabımı okuyup beğendi ve azıcık değiştirmek gerek diye biraz daha muhabbet süreci devam etti.Bana değiştirmem gereken bölümleri söylemesini isteyecekken telefonlarıma bakmamaya başladı ve sonra kara listeye aldı.

Çüşşş dediğini der gibiyim.Demesende senin canın sağolsun çünkü ben bir öküze denilmeyecek kadar Çüşşş dedim A...ya.Her telefonumu cevaplamadığında ecdadından girdim her twite cevap vermediğinde dünyasından küfürle çıktım.

Çalışmak istemiyor olabilirsin  arkadaş ama yazardan uzaklaşma yöntemin bu mudur? Ne kadar profesyonelce bir yöntem değil mi gavatın ki asdfg
Neyse...

Okuyucuya has soru : Ben A... ya vereydim o kitap çıkar mıydı çıkmaz mıydı asdf

Neyse işte ben eninde sonunda amaca ulaşıcam yok öyle pes etme yağması.Ama hiçte kolay olmayacak,verebileceklerim belirli....Neyse işte..Bu da böyle bir yazıydı.Okudun haltettin.
Sevgiler..

26 Haziran 2014 Perşembe

14 comments

En azından farkındayım

Bayrampaşada oturmanın en iğrenç tarafıda eğitim düzeyi çok düşük insanlarla aynı mahalleyi,aynı apartmanı hatta kapı komşuluğunu paylaşmaktır. Bir beyoğlu bir cihangir bir bostancı bir kadıköy değil. Sabahtan beri bebeğimi uyutma çalışmalarım alt komşum yüzünden boşa çıkınca ''yether arthık .Bende mahalle karısı gibhi yolarım ha''versiyonuna atlayarak ayağıma terlikleri geçirdiğim gibi alt kattaki dairenin kapısına dayandım.Sabah 7den beri cır cır bağıran 3 minnak erkek çocuğu var ve yemin ediyorum bu bebelere kalsa gene feminist olurum neyse...

Kapıyı çıkan minnak çocuğun üstü başı kan ,eli çükünde ağlayarak açtı kapıyı.Bismillah dedim,nluos lan!
Arkadan sırıtarak gelen anası(komşum) -Gel komşum gel,oğlanları kestirdiğimi mi duydun diyerek kapıyı araladı.Ayyy bir utandım bir utandım.Meğer can acısından bağırışıyormuş veletler.

Kapıda öyle kalakalıp ''seni yolmaya gelmiştim komşucum ama madem oğlanların çükleri gitmiş ,neyse''diyemediğimden içeri gireyim 5 dakika dedim.
Annem girmez olsaydım.Hay iyi niyetime giden kanalları ibrik ibrik kazıyayım ben.Salon koltuğuna oturmamla birlikte kapıyı açan çocuk ağlayarak yanımıza gelip ''öhh al bakk''diye açıverdi kanlı çükünü.Ay kıpkırmızı oldum,kulaklarımdan bir alev çıkıyor ki sorma.

Çocuktur yha diyerek bozmadım.Ağzıma gelen kelimeleri yutup gülümseyerek ''tebrik ederim''dedim.Çocukta aynı şoka girmiş olacak ki sarkık dudaklarından salyalar akarak bana bakıyordu.
''Aaa ne terbiyesizsin Haşmet'' diye diğer çocuğun ense köküne geçiren komşu karısı ,sırıtarak bekle bekle dedi.Ben o sıralarda mala bağladım sanırım,bir şey beklemem lazım diyerek bakınıyorum civara.

Haşmet çocuğuda gelip(adı haşmet değil bu arada ,unuttuğundan uyduruk bir isim o) gömleğini kaldırınca kadın oğullarım artık tam erkek diyerek elindeki 6 aylık bebeğin çükünü de gözüme soktu.Daha fazla dayanamayıp ''Hayırlı olsun erkekleriniz''diyerek ağlayan erkek çocuklarının sesini arkamda bırakarak çıktım merdivenleri.

Karşı komşum kızı Aleynayı duvardan duvara çarpıyordu kapıma evin anahtarını soktuğumda.Tek duyulan ''Anne vallahi o tableti okul verdi,kimse almadı''idi.
Yazık,okullarda dağıtılan tableti birilerinin aldığını düşünmüş olmalı karşımdaki enthel anne.Neyse ...Anlayacağın tımarhane gibi bir apartmanda yaşıyorum,gerçi bende pek akıllı sayılmam bana müstehak.

25 Haziran 2014 Çarşamba

6 comments

Kendine gel dedim kendime

Gözümü çaıpta farkına vardıklarımla kendimden utandım. Acilen toplanmam gerekiyor ya ya da bir psikoloğa filan mı gitsem acep?

-ayda en az 4 kitap okuyan ben
-haftada 10-15 arası film izleyen ben
-kore dizilerine sıçrayacak kadar yabancı dizi manyaklığı olan ben
-çalışan ben,çabalayan kendine hep bir şeyler katmaya çalışan ben
-çıtı pıtı hatun olan ben şimdi nerede?

bildiğin kattur kuttur bir hatun oldum.Tartıdaki ibre 70.5i gösteriyor :( Vermem gereken 10 kilo...
Gördüğüm herkes hamileyken aldığım tüm kiloların doğumla gideceğini söylemişti.görmeyenlerde bu söylemi haber olarak göndermişti.Yalanınızı sikim sizin. Hiç mi dost kalmamış lan,söylesenize o kilolar sana yapışacak ne yapıyorsun sen diye.Karşılaştığım insanlar hala zayıfsın diyor,gözlerinin önüne sıçmışlarda görmüyorlar mı beni yoksa eski benin farkında mı değiller anlamadım.Anladım ben türk kadının neden yuvarlanarak gezindiğini evlendikten sonra (: doğum yaptıktan sonra herkes kadınları kandırıyormuş be ya! Yazıktır,günahtır yapmayın lan!

Doğum yapıldığında en fazla 4-5 kilo gidiyormuş :( Ben aldım 20 kilo! Çüşş deme sakın,ne yapayım?Amann siktirett dedim ,nasılsa doğurunca geçecekmiş.
Geçti tabi geçti,Neyse...Şu anda kendime kattığım şeyler
-Bebek altı değiştirme hız rekorunu yükseltme
-Gaz çıkarma pozisyonlarını öğrenme
-Bebeği uyutma,yıkama,yağlama
-Kusmuk temizlerim,yere bok bulaşırsa temizleme
-suratıma osurursa gülümseme(Düşün artık nasıl mala bağladığımı)

Kitap okuma-3 aydır 0
Dizi izleme-şu anda tvde dönüyor(Yani ev karısı sendromu doz aşımı-vol 3)
Film -Haftada max 2-3 
çıtı-pıtılıktan eser neym kalmadı.Kol kıllarımı balık sırtı örgüsümü yapsam yoksa kaynana topuzu mu?
hadi bir de sivri sinek sezonu açıldı.Parasını önceden alıp yolda düşürmüş,bacaklarını çaresizce müşterisine aralamış orospudan farkı yok ruhumun.

Ruhumu siksinler...

Sikmek dedinde bir de karılık görevim var da o konuya hiç girmeyeceğim.
Neyse yaaa bana girenlerden çıkanlardan bayaa bir bahsettim,yetmeedi mi kafa ütülediğim?



24 Haziran 2014 Salı

9 comments

Evlilik hayatı ve ben...

Sanırım bekarlık günlerimi özlüyorum.Ne sanması be,mumla arıyorum mumla.Çok ama çok kötü hissediyorum kendimi bu aralar.İşe yaramaz,salak,sıradan,rutin,aptal,monoton.Hayatımın götten evreleri oldu elbette şu anki hislerimle eş ama hiç bu kadar sorumluluk ağıyla yüklü değildim.

Çük ama çok tatlı bir bebeğim var evet.Annelik mükemmel bir duygu hay hay.Peki ben ne yapacağım vücudumdaki değişiklikleri?Her hün aynaya bakıyorum abartısız.acaba memelerim göbeğime kadar inecek mi,acaba nerelerim çatlamış,amann bu kılıkla kaşlarını alsan ne olur...Utanmasam aynaya tükürüp ucuz fahişelere dönmüşsün,seninle arkadaş olamam gibi şizofrenik bir tavır takınacağım.Çünkü yüzüne tükürecek kimsem kalmadı :(

Evlenince insanın her şeyi kökten değişiyormuş be.kimse bana evliliği böyle anlatmamıştı.Mesela arkadaşlarım...
Artık onlar yoklar çünkü ben evlendim ve bekar arkadaşlarımın hepsi benden uzaklaştı.Uzaklaşmayanlardan da ben uzaklaştım,bekarken bir hayatım yokmuşcasına bir silgiyle tüm tahtamı temizledim.Eskiden telefonum en kötü saatte bir çalardı.kimi alışverişe davet ederdi,kimi sergi gezelim derdi hiç olmadı bir barda bir şeyler içmeye davet edilirdim. Şimdi mi?

Telefonumu en fazla 3 kişi arayabilir. Annem,beyoğlu aygırı ve Zahide(Okuldaki ev arkadaşım o da evli ve çocuklu :) Hal böyle olunca o telefona bakasım bile gelmiyor ya.Hiç bir atraksyon yok ki telefonun ucunda.Dedikodu yok,yeni bir gelişme yok,davet yok,heyecan yok.
yok yok yok...

Facebook kavga edilmesin diye ya da geçmişten birileri karşımıza çıkmasın diye kapatıldı.Twiter desen var ama yok gibi bir şey...Telefon hattını değiştireli çok oldu.Ya geçmişi kökten kazıyorsun bir erkek uğruna.bunu benim gibi biri yaptıysa (deli) her insan yapar.

sosyalleşemiyor musun ki dert yanıyorsun Plaza Kaşarı ? İstediğim gibi sosyalleşerim elbet sorun yokta.O telefon çaldıında kocam gözümün içine bakıp kim arıyor demeyecek mi? Ne zaman nerede tanıştın,kim tanıştırdı bla bla bla...Hesap veriyorum anlayacağın :( Üstelik hayatımda anama babama bile hesap vermedim lan ben.

Annem hep derdi.Koca eline düşte gör kızım diye. Götümle gülerdim,kocayı hizaya getiririm heyt diye. Şimdi hizada bir ben varım.Çünkü bir bebek yaptım ve babasız büyümesini istemem.Çünkü evliliklerin hepsi böyleymiş.Çünkü ben kadınım.Çünkü ben....
Bırak ya ağlıyorum.


2 comments

Orucu bozan şeyler

Ramazan herkes için apayrı hisler uyandırır benim için eğlence kaynağı oluyor.O ne demek Plaza Kaşarı ,sen insanlar açken dalga mı geçiyorsun Allah
aşkına dersen

Evet

İnanca saygısızlığımdan değil yahu,yanlış anladın sen beni.İnanç için bir şeyler yaparken insanların attığı taklalar...Kadını gözümle yesem orucum bozulur mu?
Örnekleyeyim bak ;
Rujumu yerserm orucum bozulur mu?
Saçıma fön çektirdiğimde çıkan dumanı yutsam
Yağan yağmurda ağzımı ayırırsam ,içine su kaçarsa ve yutsam
Kocamdan laf yesem
Annem lafı tıksa ağzıma
Kadını gözümle yesem ?


Bir de bunun medya boyutu var ki beni benden alır...
Sucuk reklamı çıkar. Herkes sus pus olup deprem şiddeti öğrenirmişcesine o reklamda bir kez yutkunur
Lık/Bu bir ritüeldir.
Utanılmasa ekrana ekmek banıp yenilecek,ama...
Neyse...

Bir de bu ramazanın modası,bilen bilmeyene duyura:
=>Ramazan vakti çok uzun canım,kazaya bırakıp kışın en kısa zamanlarında tutulması daha mantıklı!

Evet bu modanın ikonlarda ramazandaki açlık saatini mantığa dayandıracak kadar zeki bir yaklaşım içindeler.
Einstein onların zamanında yaşasa tasını tarağını toplar,ampulü filanda da bulmaz.Meydanı onlara bırakır eminim.

Satır aralığında beyninle sevişe yazdın. Hadi hadi müsaade senin ,gidebilirsin ;)

20 Haziran 2014 Cuma

6 comments
Posted in , ,

Sorma kocacım bana Exleri

Hayatımıza durmadan birileri girip çıkarken hunharca gezip,tozup,sevişip,ayrılıp yolumuza devam ederiz.Hiç görmeyecekmişiz gibi şişe diplerinde yüzer,gece klüplerinde finkler,hoşlanınca kesişir,hoşlanmassak sıvışır hayata devam ederiz de götte patlayan gelecek sancısını bekarlara bildirmek istedim.

Sesss sss şşşş


Muhabbetlerin prens ve prensesleri bizim ex-lerdir.Ne yapalım yani ?Ben futboldan anlamıyorum ,adamım kitaplardan çakmıyor.O siyaseti full takip ederken ben kore dizilerini aynı şekilde takipteydim yani ortak nokta bir zamanlar farklı insanlarla sevişmiş olmamız .Bunu magazinleştirip konuşan kaç karı koca vardır bilmiyorum ama çok konuşulduğunu sanmıyorum.

Aman neyse başkalarından konu bizde gelelim bize...

Kocamla exlerinin cinselliğine kadar konuşuyorum.Kimle hangi pozisyonda yapmış utanmasam onu soracağım.Bizde adil olunduğu için oda benden aynı şekilde cevapplar bekliyor ve bazen dürüstlükte zorlanıyorum desem.

Mesela =>

En iyi sevişen kimdi? sorusunu cevabına duraklayarak ''sensin''
En iyi pozisyonlar ? sorusunun cevabı duraksayarak ''sen''
Hımmm
En büyük şey sorusunun cevabı duraksamadan ''tabi ki sen''

Sorma anam babam böyle sorular sormaaaaaaaaaaaaaaa! Ben soruyor muyum en kıllı götlü sevgilin kimdi diye.Ya da en sarkmış şeyi olan  kadının kimdi filan .Resmini gösterrr,magnet yapıp buzdolabına asalım filan asdf ..Yapmışsın bitmiş işte ,kimlerle yaptığını bileyim yeter yani,değil mi?

Neyse cicoşlar.Bu yazıyı neden yazdım? Kimle ne yaptığına dikkat et!





3 comments
Posted in , ,

Kadınsan dayak yemek normaldir

İnternette öylesine gezip dolaşırken karşı komşumdan her zamanki gibi bağırış çağırış sesleri geliyordu. Bayrampaşada 8 dairelik eski bir binada oturuyorum. Bizde dahil olmak üzere böyle kavga sesleri ,kırıp dökme sesleri ,en iyi ihtimalle çocuklarını döven komşularımın önce bağırtı sesleri sonra çocuk zırlamaları hiç ama hiç eksik olmaz.Neyse..

Kavgaları büyüdükçe büyüdü ve kadının dayak yediğine emin olduğum sesler gelmeye başladı.
-Şak *şuk *Aaaaaaahhh -Allah belanı versin,vurma.Ellerin kopsun gibi kelimeler duyunca kan beynime sıçradı.Ellerim ayaklarım boşaldı korkudan ve 2 kat aşağıda oturan ev sahibinin evine gittim.
Karşı komşumun kocası azıcık manyak olduğundan bana saldırır diye yusuflayıp tek gitmemeye karar verdim.Pıtır pıtır aşağı inip ev sahibimin çalmayan zili yüzünden kapısına dayandım kütür kütür.

Gülümseyerek açan ev sahibi yukarıdan gelen sesleri duymuyormuş gibi edalarla ,sakin sakin selamladı beni.Gelsene filan diyor kadın rahatlığından ,manyak mıdır nedir ya.O seslerle birlikte ne kahvesi a komşucuk?!
-Şey karşı komşumu kocası öldürüyor galiba,bir baksak mı.Kahve sözünüz olsun ama
-Olur öyle karı koca arasında araya girmeyelim biz
-Yok ama çok fazla bağırıyorlar,bakın nasıl bağırıyor yazık
(O sırada şırang diye bir ses geldi.Muhtemelen bir camı indirdi azgın koca)
-Aman ya,onlar iki gün sonra barışır bizi kötü bilirler Plaza Kaşarım.
 -Yok ama muhtemelen evinizide kırıyorlar ,neyse o zaman diyip ilgisizmiş gibi yaparak yukarı çıkacaktım ki ev sahibi 
-Dur dur bir bakalım dedi.
Evini düşünerek bakmak istediğine eminim demek ki insanlık ölmüş onun için,baki olan vergisini ödediği duvarlarını daha kanlı canlı görüyor.
Terliklerini giydiği sırada yukarıdan İmdat diye bir bağırma sesi duyuldu.Allahım gözlerimin feri nereye kaçtı benim.Yok yok apartman ışığı sönmüş .

Dizlerimin bağı çözüldü.Neredeyse altıma işeyeceğim korkudan.Götümün attığını hissettim yeminle o saniye.Gözlerim pörtledi ev sahibinin yüzzüne doa kalmış vaziyette bakarken kadın istifini bozmayarak apartmanın otomatiğini yaktı.

-Eh hadi hatrın için çıkıp bir bakalım 

Hatır mı!?

Karşı komşunun kapısına dayandığımızda kocası alev saçan gözlerle açtı kapıyı.
-Ne var diye bir bağırış bağırdı .Arkasında karısının yerde yattığını görüp adamı deli gücüyle ittim.Kadın titriyordu.Boğazı mosmor olmuştu ,dudağı kanıyordu.Kendine gel diye sallamaya başladım hatunu.

Adam başımda dikilmiş ev sahibine ''numara yapıyordur''diyor.Ev sahibi ellerini göğsünde kavuşturmuş ''kendine gelir şimdi''diyor.
Ağlamaya başladım kadının haline.Bilmiyorum belkide ölen insanlığa ağlıyordum kimbilir.

Gözlerini araladığında titreyerek ayağa kalktı kadın.Koluna girdiğimde tüm vücudunun titrediğini hissettim.Ev sahibi ''bize gidelim,kocanda azıcık sakinlesin''dedi.Apartman kapısını açtığımızda bebeğimin feryat figan ağladığını duydum ve evime geçip onu doyurdum,uyuttum.

Komşumun iyi olup olmadığını merak ederek aşağı indiğimde kadıncağız elleri titreyerek kendine gelmeye çalışıyordu.O sırada aparrtmanda olan tüm kadınlar ev sahibinin evine yığılmış,kadını kendine getirmek için çay-kek eşliğinde nasihat veriyorlardı.Yaşadığım şok halinin dayak yiyen komşumla noktalanacağını sanan ben daha büyük bir şoka bu ortamda girdim.Konuşmaları aynen şu:

Yüzünde milyon tane siyah ben olan,60lı yaşlardaki  teyze: -Ne var canım 3-5 tokat atmışsa ,erkektir olacak tabi.Ne demek boşanmak? Koca bu devirde zor bulunuyor a kızım.Hem zaten seninde ikinci evliliğinmiş.Bence sen sorunu kendinde ara.

50li yaşlardaki sıçamamayı acıkmamak için uygun bulabilecek cimrilikteki ev sahibi:-Biz yemedik mi canım?Ohooo bak benim kafa tasım 3 yerinden çatlak.Şeref bey'in (kocası)bir keresinde beni bıçaklamışlığı bile var.Senin ki ne ki? Biz her dayak yediğimizde boşanırsak ohoooo!

30lu yaşlardaki 3 erkek çocuğu annesi dayakçı anne: -Bak benim kocam bana acı yaşatmak için çocukları dövüyordu.Deli deliyi görünce değneği götüne sokarmış dedim .Şimdi çocukları ben dövüyorum ,adam oldu melek. Sanıyor ki o oklavayla onuda döverim.Sende ona vuracaksın bence.

20li yaşların sonlarına doğru ilerleyen ben ise nefesimi tuttum ki bu ortamda sesim çıkmasın.Ne diyor lan bunlar,manyaklar mı ne? Dayağı meşrulaştırıyorlar hadi onu geçtim bir de bununla övünüyorlar yahu 
Çüş!

Komşum yüzüme biraz utangaçca bakıp benden bir iki kelime bekleyen tavra bürününce tüm gözler bana döndü.Anladım ki konuşmam lazım ama ne konuşabilirim ki bu ortamda?Yüzümü yere devirip karşı komşumdan daha fazla utanarak :(sanki o dayağı benim kadınlığıma vurdular ya ,bu kadınların ruh halleri ne ya,ne kadar sikik bir durumdur bu):
-Ben senin yerinde olsam bu adamla evli kalamam,orası kesin H.... ama kimsenin,

araya giren benekli teyze ''Sen yuvanı dağıtır mısın,senden karı olmaz öyleyse''diye kesin bir yargıyla çayını hüppüretti.

Gözlerimi diktim benekli teyzeye.İçeridekilere şöyle bir göz gezdirdim.İçten içe kendime hırslanıp ne işin var senin bu ortamda dangaloz diyerek bebeğimi bahane ederek o ortamdan kaçtım.

Şimdi haldır haldır kiralık ev arıyorum. Nereye kaçacağımı bilmiyorum.Ev alma komşu al atasözünü söyleyen atamın elini,gözünü ve hatta götünü öpüyorum.

Satır aralığında beynini verdiğin için teşekkür eder,selam eder giderim.




19 Haziran 2014 Perşembe

2 comments
Posted in , ,

Hepatit B derneği yok.

Selam Fasulyelerim

Bugün ne yaptım biliyor musunuz? Hepatit B ile ilgili bir dernek,kuruluş bla bla herhangi bir şey var mı diye bakındım.Çünkü olması gerekiyor,bu memlekette kanarya severlerin bile derneği var. Hepatit B taşıyıcılarının da vardır ,çok ama çok önemli bir şey bu.Allahım neden yıllarca bakınmadım diye kendime kızdım ve internetin altını üstüne getirdim.





Sağlık Derneği neden önemlidir Plaza Kaşarım ?
* Aynı hastalığa sahip insanlarla tanışmak insana pozitif bir enerji verir.
*Hastalığa sahip insanlar birliktelikleriyle konu üstünde bilgi alışverişi yapabilirler.
(Ne bilgisi demeyin sakın! Evlilikten çocuk doğurmaya kadar öyle geniş bir yelpaze var ki aklın durur)
*Psikolojik olarak desteği kendi içlerinde bulurlar(Düşünsenize reklamlarda bile hepatit b deşifre ediliyor!  utanç verici )
*Hastalığın dünyadaki çözümlerinin takibi kolaylaşır.(Kimi insanlar seminerlere katılır,kimileri terapi alır vs vs...önemli olan tecrübeleri paylaşmaktır.)
Sonuç: Hepatit B hastalığına sahip insanların bir derneği yok.Gebersin pislikler!


18 Haziran 2014 Çarşamba

11 comments
Posted in , ,

Doğum odası Anı

Selam kızlı erkekli okuyanlarım ,size bugünkü tarifimde bir doğumu paylaşacağım.Ne nasıl yani filan deme !
evet bildiğin bacakları açıp çatır çatır nasıl doğurdum,aç kulağını dinle.

Perşembe günüydü son kontrolüm.40 haftanın dolduğu gündü ve doktorum aç bacakları kontrol edicem dedi bana. Korka korka birazda sıkılarak açtım bacakları,kafamı kaldırıp doktorumun yüzüne bakıyorum yüzünü filan ekşitiyor mu şeyimi görünce diye. Bir de ben bile karnımdan şeyimi göremezken doktorumun görmesini izlemek istiyorum,ipucu bulacağım ne de olsa durumun vehametiyle ilgili.

Adam suratına minnacık bir mimik vermeden ''yakında doğurursun'' dedi.Eh yani 40 hafta dolmuş ve normal bebekler 40 haftanın dolduğu gün gelirler değil mi? Değilmiş efendim 42. haftaya kadar bu süre sarka biliyormuş ve hatta bazen bebeklerin canı doğmak istemeyip sezeryan yolunu anneye sunabiliyormuş!

Bunu doktorumun masasında öğrendiğimde boynumda akan terler önce mercimekti sonra nohut büyüklüğüne transfer oldu .Hele de doğmayan bebekeleri duyduğumda boynumdan memelerime doğru şelale aktığını hisseder oldum.

İnsan doğmamış bebeğe yalvarır mı ,zamanında doğması için? O saniyeler başladım içten içe yalvarmaya.''Kurbanın olayım zamanında doğ,taşıyamıyorum seni artık çok ağırsın belim koptu'' diye.
Neyse...

Eve gittiğimde beyoğlu aygırımla bir kavga beni bekliyordu.Adam azdı tabi ,3 aydır cinsel bir münasebet olmadığından libidosu tavan yaptığında sikecek bir şey bulamayınca beynimi sikiyordu.Ne yapalım bebeim? Kaderde varsa düzülmek neye yarar üzülmek?

Ertesi gün bir aygırımın azgınlık döneminde minnacık bir sancı hissettim şeyimde. Neyimde?
Belimde,karnımda,rahmimde...Çokyönlü bir sancıydı,en az benim kadar donanımlı şekilde geliyordu sancılarım anlayacağın.

Annemleri çağırıp sancım var dediğimde kocacım ''önce benimle kavganı hallet''dedi.Annem ''ben karışmam ''şeklindeydi çünkü ben son zamanlarda her kavga da ahanda doğuruyorum benden uzak dur şekline girdiğimden yalancı çobanlığa mührümü basmıştım.Ne yapsaydım yani? Canımla mı uğraşayım,karnımdakinin çıkma savaşıyla mı yoksa azmış kocamla mı. 

Küçük sancılarım cidden artmaya başlayınca ben yeryüzünün tüm canlılarıyla birlikte kocamın yedi ceddini beceriyordum küfürlerle. adam küfürleri yiyince anladı ki gerçekten doğuruyorum ,doldurdu küveti.
Küvetin içine girmemle birlikte doğum tribine de girdim sanırım.Elimden tuttu herifim ,elinde saatle kaç dakikada bir sancının geldiğini hesaba tutuştuk.

Sancılar 3 dakikada bir gelince yadım allahhhh moduyla bastık gaza ve geldik hastaneye.Bu sırada ben saat 22.00 den beri sancı çekiyorum ve saat sabahın beşi.Yani toplamda 7 saat oldu ki hastaneye geldiğimizde herkes uyuyordu.

Elim şeyimde doğuracağım lan uyanın moduyla beni gördüklerinde doğumhaneye aldılar.Götüm çıka çıka girdim ki 3 kadın 4 oda var ve o 3 kadın  kendi kendine bağırıyor.Yani doğuruyorlar!
Allahım bir tırstım ki sormayın,bende ne sancı kaldı ne bir şey.Bıraksan hamile değilim diyerek podyumda yürürüm ,kendimi o kadar sağlıklı hissettim bir anda yeminle.

Bbe beni alıp şeyime baktı ve doğumun başlamış 1 cm açılmış dedi.Nee diye bir bağırış bağırdım ki tüm doğuranların sesini bastırdım o şokla.Ebe hanım gülümseyerek ''hadi bakalım üstünü değiştirelim,suniyi verelim''dedi.

Bana!!!Plaza kaşarınaaa!!Suni!!!Hemde sancının sunisi!
ebeye kaşlarımı çatarak doktorumu söyledim,o gelmeden olmaz ne de olsa diyerek.Ebe benimle taşşak geçer gibi ''doktor 10 cm açılmadan gelmez kii,nöbetçi doğurtur''diyince ''bırakın beni'' dedim.

''sorumluluk alamayız biz dedi,bırakamayız.''Ebeye biraz yaklaşıp
''ben suni bir yarrak yemedim ki suni sancı yiyeyim''gibi çok salakça bir cümle kullandığımda ebe katılarak gülmeye başladı.Sabahın 5inde ve 3 doğuran  çalışan kadının arasında gülmek!

Anladın mı neden ebelere küfürler?

Bir kağıt imzalatıp gönderdi beni,sorumluluk almam diye. Annemler doğumane kapısının önünde doğurcam diye beklerken ben vazgeçtim diye çıktım. Herkes suratma bakıp bir şeyler söylememi bekliyordu ve söyledim.

''Doğurmaktan vazgeçtim''

Tüm yol boyunca ağzıma envai çeşit sıçıldı. Dalga geçtiğimi düşündüler,taşşak geçtiğimi vs vs...söylemedim bende korkmasınlar diye doğumumun başladığını.Kararım kesindi bir de 2 gün boyunca doğurmayacaktım,pazartesi doktorum gelince doğuracaktım.

Sancıları umursamadım cumartesi günü. Çıkıp sahilde dolaştım,hastaneye yürüyerek gittim,beynimden doğumu çıkardım.Zorunlu olmadıkça hastane mastane yok plaza kaşarı! Sen eski kaşarsın,dayan kızım!

Cumartesi gecesi uyumayı planlarken bir sancı beni nirvanaya ulaştırdı.Nasıl bir kafadır bu lan!Şeyimi tutuyorum doğmasın diye.

Kimseyi kaldıramıyorum da bir gece öncesinden milleti yollara döktüm.Doğurmam dedim çıktım. Öff bari salona geçeyim de dedim,sancım geçene kadar orada dururum,kocamı rahatsız etmeyeyim.Herkes uykusuz kaldı benim yüzümden,gık çıkarma plaza kaşarı...

Salonun halısını nasıl tırmalıyorum anlatamam acıdan.tırnaklarımın arası o yıl boyunca yürüyen insanların bakterileriyle doldu taştı.Nasıl kıvranıyorum sancıdan ama nasıl çaresizim kimseye söyleyemediğimden anlatamam.

Deli gibi hıçkırarak ağlıyorum ama ağzıma basa basa hıçkırıklarımı susturuyorum. Uyanmamalılar çünkü onlarda uykusuz kalmamalılar...

Sabahın 8inde annem ağzını ayıra ayıra geldiğinde ''senin rengin duvar gibi kızım,git yat erkenden kalkma,bugün pazar''dedi.

Bugün Pazar!

''Anne kahvaltıdan sonra doktoru arayıp doğuracağım ben''

''He Pk he .''

Kahvaltı normal şekilde edilir...Doktora telefon edilir...Doktorun telefona geri dönmesi beklenir...Doktora doğum haberi verilip geldiğine teyit edilir veeeeeee 

Hazırlanın millet doğuma gidiyoruz.Doktor gel dediii.

Annem: ''Durun bi şu bulaşıkları yıkayıp,kahvalıkları buz dolabına yerleştireyim.Doğurur moğurursa bebekle uğraşır yapamam. Plaza kaşarı sen temiz misin (( şeyinin kıllarını aldın mı demek bu))
ve ben evet temizim ikibüçuk milyara toplu temizlik yaptırdım (laser ;)

Saat 12.30 doğumhane kapısında.

ben :''anne ben aç aç mı doğuma gircem ya,enerjim yok acıktım''
annem:''çok yeme kızım,altına sıçarsın.ne rezilmiş diye küfür ettirme ardından''
Ben gene de tost yedim söylene söylene.
Ha bu arada doğumuma rahat gelinmesinin ve kalabalık olmamasının sebebi doğuracağıma emin olmayışları!

Doğumhane kapısında gene aynı ebe.
Ebe hanım adınız ne sizin ?
Hatice.Neden sordun?
Hiç.ebelerin isimleri önemlidir.Genellikle meslekleriyle dilimizden düşmezler.
Aaaaahh kaç parmak soktun yavaşş!
5 cm açıklık
Nasıl yani o kadar sancıdan sonra 5 cmcik mi?!

Suni sancıyı verin dedi doktorunuz Plaza Kaşarı,veriyorum.
Ver ver...Ver sancıyı...
Annem sancıyı verince yanıma gelip sandalyeye çöktü.Vallahi doğuruyor dedi gözleri dolarak.
Ben o sancı arasında annemin eridiğini görünce annemi kovdum.İstemiyorum yanımda kimseyi yahu,banane!

Karşımda bir kadın doğuruyor bir de ben.Karşılıklı bağırmıyor,sessizce acımızı çekiyoruz.Ebe tam ortamıza gelerek bir kız doğdu diye espri yaptı.Karşımdaki kadın ne hissetti bilmem ama orada emin oldum ki ebelere edilen tüm hakaretler,küfürler yerini bulduğuna emin oldum.

Doktorum ebeyi aradığında kadın gelip beni bir kere daha avuçları.9 cm bu açılmış 10 cm diğeri dediğinde doktorumuz elinde çay bardağıyla geldi.Nasıl bir şey lan o kanlı şeylere bakıpta çay içmek.
Mide lütfen doktor bey!

10 cm açılan kadına gidip hadi ıkın kaçtı ,hadi ıkın kaçtı diyerek doğurturken ben bir daha canlı doğum izlyemem diye bildiğin kadını izledim.Gördüğüm şeyi !(organı)ömrü billah unutmayacağım!Öff o ne be!Gergedan ağzı kadar bir şeydi lan :(

Kadın saçları örgüyle gelen bir kız doğurdu.Şu anda bile benim o kadar saçım yoktur be! Ömrümde unutmayacağım ikinci şey bu!

Sıra geldi sana Plazaa dedi doktor. Hebatit B olduğumu hatırlattığımda kafasını sallayarak eline geçirdiği eldiven sayısını 20ye çıkardı.
Ebeler geriye çekildi.Sanki saldırgan hayvanım ben tövbe .Hebatit b olabilirim ama evcilim yani!
Onlarda ellerine fazladan eldiven geçirdikten sonra karnıma Hatice ebenin çöktüğünü gördüm ve ıkın dedi.Ikındım...3.ıkınmada bebeğim çıktı (:

Ağlamıyordu.gözlerimi kısıp yaşıyor mu diye baktığımda nefes alan canlıyı yaklaştırarak ciğerlerini kendi açtı,ağlatmak lüzumsuz dedi doktor.Gülümseyerk baktığım şey sıçana benziyordu :( Hemde lağamdan çıkmış bir sıçana. Hani kirpiye yavrusu yumuşaktı,hani kargaya yavrusu şahandı? Bende neden öyle bir duygu yok!Ana değil miyim lan ben!

Plazantasını ve içimdeki suyuda doğurttuktan sonra kocamı içeriye aldılar. Adam şoka girmişti.Suratı duvar gibi etrafına bakıyordu.Ben yatan kişi olduğumdan bilmiyorum tabi etrafı. Her yer kanlı peçete,kanlı su iğğğkk!
Kan kokusu...Ve benim morarmış dudaklarım,bembeyaz tenim,ölmüş cansızlıkla yüzüme gözüme yapışan saçlarım...

Sokmayın yeni doğum yapılmış bir odaya kocanızı,Yazık,ağlıyorlar...

İlk sütü bebeğime verecekke sordum,''Ben hebatitim,aşısını vurdunuz mu bebeğin?''

Vurulmamıştı! Ve ben bilinçsiz bir anne olup o sütü verseydim çocuğum da şu anda hastalıklıydı.

Neyse işte sonuç...








Satır aralığında farkında olmadan benimle oldun...
İki halt ettin,teşekkürler.

14 Haziran 2014 Cumartesi

1 comment

Hebatit B günlüğüm 2

Anlayacağın minnacık yaşlarda öğrendim bu hastalığa sahip olduğumu.İşin ciddiyetinin farkında olamayacak kadar küçüktüm ki bilirsin tek kaygım annemsiz olmaktı o dönemde.Neyse...

Annem hastalığın keyfine göre haraket ettiğini söyleyen doktora inanmayarak başka bir doktora götürdü babamla beni.Gene bir sürü şırınga,gene ölenlerin kanlarının saklandığı kan odaları,gene acıdığında ses çıkarmayan insanlar,gene kanlarını vermek için sıraya girmiş salaklar topluluğu ve gene o iğrenç kan kokusu.

Nasıl olsa öleceğim diyerek etime batan iğnelere tepkisiz kalışımın miladını oluşturan o gavur iğne.Çıkmayan iğneden 5 kocaman tüpe dolan köpüklü kanım ve aynı iğrenç bekleyiş.Sonuçları hızlıca alıp giden kuyruktayken babam elimi iyice sıkmaya başlıyor.Onu anlayabiliyorum,korkuyor.İsimler yüksek sesle çığırılırken minnacık yüreğim gümp gümp atıyor. Bizim ismimizi çağırıp milletin içinde hastasınız diye bağırmasınlar allahım diye dua etmeye başlıyorum. Etrafıma baktığımda kalabalık azalıyor,azalıyor ve 4 kişi kalıyoruz.

Sizlerin sonucu içeriden verilecek diye ekşiyen suratla hemşire bize yolu gösteriyor.Takibine gittiğim koridor hiç bitmeyecekmiş kadar uzun geliyor o saniyelerde.Beynimin içinde sürüklüyor sanki o hemşire beyaz hastane terliklerini.

Girdiğimiz odadaki doktor işaret ediyor karşısındaki duvara doğru.Nezaketen sandalyeleri koymuşlar ama kimse o sandalyeye davet edilmedi,oturmaya cesarette edemedi .Nasıl bir suçluluk psikolojisi ,sen düşün.

-Sizleri buraya tahlil sonuçlarınız getirdi. (O dakika yanımda dikilen ikisi de  bıyıklı olan adamların yüzüne doğru 90 derecelik açıyla eğilip yüzlerini belleğime kaydettim.Nasılsa ölecekler,bari yaşarlarken ezberleyeyim diye bir hisle yaptım bunu)
-Hebatit B pozitifsiniz. Bu hastalık genel olarak cinsel yolla ve kan yoluyla bulaşır.Şimdi düşünün bakalım cinsel yaşamlarınızı,pişman mısınız.

Terleyen elim babamın elinin içinden kayıyor.Yok benim elim terlememiş,babamın avuç içi sırılsıklam da o yüzden kayıyor.

Şimdi düşünün birlikte olduğunuz kişileri ve onları bulup haber verin. Gerçi sorumsuz olmasanız burada olmazsınız ya,neyse.
Bu günden itibaren Alkol yasak!
Yağlı yiyemezsiniz
Kızartma yiyemezsiniz
Sadece haşlanmış yiyecekler yiyeceksiniz.
 -Doktor amca patates kızartması da mı öldürür diye parmağımı kaldırmış sorumu sormuştum ki doktor amca gülümseyerek bana doğru yürüdü.korkudan babamın bacağının arkasına doğru saklandım.Saçımı okşayıp babama ''Sadakatsizliğinin acısını minnacık beden çekiyor.Gördükçe vicdanın sızlasın''dedi.Dün gibi kulaklarımda bu söz.Babam başını minik çocuk gibi eğdi ve gözlerinden damlayan yaşları izledim o saniye.

Eve döndüğümüzde annemle babam yatak odalarına girdi.İçeriden gelen sesler karma karışıktı.

''Kimin amı için bizi peşkeş çektin.O amın heykelini yapıp mezar taşın yapacağım senin.Bizim fotoğrafımız yerine onu öpersin sen ''






13 Haziran 2014 Cuma

No comments

İllet bir hastalık değil be o ,bendeki sadece habetit B

Ne uzun zaman oldu buraya bir şeyler yazmayalı..Yazmamak için bahane uydurmayıp aklıma gelen her anımı yazacağım,ölümlü dünya ne de olsa. Bunu bana söyleten şey üniversitedeki eb arkadaşımın annesinin cilt kanseri oluşu ve ne yazık ki son safhasında bu hastalığın tesbiti.

Lanet gide hastalıklara!

Bundan yıllar yıllar önce annemle babamın önünde kardeşimle oyun oynaya oynaya bir labratuara gittik. Gözlerimi dikmiş babamın kolundaki şırınganın içine kanın doluşunu izliyordum.Ne tuhaf şeydi insan vücudu ,şimdi bizim her yanımız kan mı anne? Ülkemizin 4 tarafının denizlerle çevrili olması gibi mi anne?(Bu soruları hatırlıyorum hala)Oda pis kokuyordu zaten,acana insanların kanları mı kokutmuştu.Etrafa bakıp bizim gizi kaç insanın daha kanını aldıklarını tespit etmeye çalışıyordum.Babamın kanını bir tüpe koymuşlardı,diğer insanların tüpleri yakında bir yerde olmalıydı.

Nereye saklamış olabilirlerdi ki? O çalışma masalarındaki çekmecelerde miydi acaba.Kesin ordalar!!!

Köpüren ve kanla dolan şırınga sırası anneme geldiğinde elinden tuttum.?Elimi sıkacak mı diye eline bakıtım.Yahu bu insanların canı yanmıyor mu,neden hiç bir tepki yok alla allah.Sıra bana geldiğinde kardeşimin kocaman olmuş gözlerini üstümde hissettim.Şak diye giren iğneye karşı dayanıklı olmam gerekiyordu çünkü annem zorluk çıkarırsak o hastalığa sahip olabileceğimizi söylemişti.

Çok korkunç bir şeydi bu hastalık,kimse sahip olmak istemezdi .Yol boyunca hebatitten ölenlerin listesini shidlerin listesi gibi sayan babamı kulak ucuyla dinlemiş hatta isimlerini ezberlemeye çalışmıştım,vay anasını ne moda bir hastalıkmış bu,her kapanı öldürmüş!

İğne girdiğinde AaaH diye bağırmamla kaçan kardeşimi 3 sokak arkaya kadar kovalayan babamları kanım tüpe girdikten sonra baya bekledik.Kardeşim o iğneden istemem,hastalık yaramazlık yaptım diye beni öldürecek diye cıngar koparırken kardeşimin öleceğine emin gözlerle bakıp üzülüyordum.

Yaramazlık yapan hastalığa sahip olacaktı,babamlar öyle demişti!

**1900lü yılların evebeynleri**

3 kişinin tutup bir kişinin kanını almayı becerdiği kardeşimden sonra bekledik şırıngaların içinden mikrop çıkacak mı diye beklemeye. Annem mikropsuz olma ihtimalimizin yüksekliğinden ötürü kolumuzdan minnacık bir aşı vurulma ihtimaline bizi hazırlarken sonucumuz geldi.

Doktor gözlüğünün üstündeki boşluktan bakarak (Öyleyse neden gözlüğü takıyorsun,madem camı işe yaramıyor!)

Minik kızımız ve babamız pozitif ve ne yazık ki değerler bir hayli yüksek. Annemiz ve minik oğlumuzsa hastalığı yenmiş.

Annemin dolan gözllerle bana bakıp elimden tutarak ''yani geçebiliyor öyle mi doktor bey bu illet''
''Bazen geçiyor bazen kalıyor,hastalığın keyfine göre''diyen doktorumuzun bu bilimsel sözleri aklıma geldikçe hala gülerim. Senin hipokrat yeminine küfredeceğim de bunca işini doğru düzgün yapan insana yazık olacak diye dilimi götüme sokmaktayım.

**Doktorumuzun açıklamasına göre Hebatit B hastalığı insan vücuduna tatile gelen bir mikrop türüdür. Keyif çatabilir,güneşlenebilir,yerleşme kararı alabilir vs.. ve ne yazık ki insanlığın bu keyif üstünde hiç bir söz hakkı yoktur.Keyif mikrobundur!!!**

Hebatit B'den korunmak için aşıya gidip tüm ailemizin hasta olduğunu öğrenerek aynı yolu geri dönüşümüz farklı oluyor. Kardeşim elimden sessizce tutmuş yüzüme bakbaka yürümeye çalışırken annemle babam gene gerimizde takip ediyor bizleri. Kardeşim çenesini büzmüş ,elimi sıka sıka ''ben dua edersem ölmezsin abla üzülme,annem öyle dedi''dediğinde asansör kapısını ona açıyorum.

Ölümden korkmuyorum çünkü henüz çocuğum ama ben annemsiz başka bir dünyaya gitmekten felaket korktuğumu hatırlıyorum.Orada gece olursa ve karanlık olursa ben bağırsam annem bu dünyadan oraya ulaşamaz ki diye o gece ağladığımı çok iyi hatırlıyorum.

Ve ardından anne diye bağırıp annemi kolunda uyuya kaldığımı
...